Öğretmen-Öğrenci İletişiminde Yapılan Hatalar ve Çözüm Yolları
- Asım Güler
- 29 Oca
- 3 dakikada okunur
Öğretmen-Öğrenci İletişimi
Eğitim, yalnızca akademik bilgiyi aktarmakla sınırlı değildir; aynı zamanda etkili bir iletişim sürecidir. Öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişim ne kadar sağlıklı olursa, öğrenme süreci de o kadar verimli hale gelir. Ancak, farkında olunmadan yapılan bazı iletişim hataları, öğrencilerin derse olan ilgisini kaybetmesine, özgüvenlerinin azalmasına ve öğrenme sürecinin olumsuz etkilenmesine yol açabilir. İşte öğretmenlerin en sık yaptığı iletişim hataları ve bunları düzeltmenin yolları.

1. Katı ve Otoriter Yaklaşım
Bazı öğretmenler, disiplini sağlamak adına öğrenciler üzerinde aşırı otoriter bir tutum sergileyebilir. Bu durum, öğrencinin kendini baskı altında hissetmesine neden olabilir ve öğrenmeye olan ilgisini azaltabilir. Sürekli olarak katı kurallar koymak ve öğrencinin duygularına, düşüncelerine yer vermemek, sınıf içindeki iletişimi zayıflatır. Öğrencinin kendini ifade edemediği bir ortamda, özgüven eksikliği ve kaygı düzeyinin artması kaçınılmazdır.
Çözüm: Disiplin ve saygıyı koruyarak daha esnek ve anlayışlı bir yaklaşım benimsemek gerekir. Öğrencilere belirli kurallar koyarken, aynı zamanda onların görüşlerine de değer vermek önemlidir. Öğretmen, öğrenciyi sadece bir bilgi alıcısı olarak değil, sürecin aktif bir parçası olarak görmelidir.
2. Eleştiri Yerine Aşağılama veya Sert Tepkiler Vermek
Öğrencinin yaptığı hataları düzeltmek elbette öğretmenin görevlerinden biridir. Ancak bunu yaparken aşağılayıcı, kırıcı veya alaycı bir dil kullanmak öğrencinin motivasyonunu düşürür. Örneğin, "Bu kadar basit bir şeyi nasıl anlamazsın?" gibi bir ifade, öğrencinin kendini yetersiz hissetmesine yol açabilir.
Çözüm: Öğretmenin eleştirileri yapıcı ve teşvik edici olmalıdır. Öğrenci bir hata yaptığında, onu cesaretlendirecek bir dille yönlendirmek daha etkili olur. Örneğin, "Bu soruyu farklı bir şekilde ele almayı deneyelim mi?" gibi bir yaklaşım, öğrencinin daha fazla düşünmesini sağlar ve hatalarını düzeltmesine yardımcı olur.
3. İlgisizlik ve Yetersiz Geri Bildirim Vermek
Bazı öğretmenler, öğrencilerin akademik ya da kişisel gelişimiyle yeterince ilgilenmez. Öğrencinin çabalarını fark etmemek, onları teşvik etmemek ve yeterli geri bildirimde bulunmamak, öğrenme sürecine zarar verir.
Çözüm: Öğrencilerin gelişimini takip etmek ve küçük ilerlemeleri bile takdir etmek önemlidir. Aynı zamanda geri bildirim verirken genel ifadeler yerine, daha spesifik yorumlar yapmak gerekir. Örneğin, "Çok güzel yazmışsın" yerine "Bu paragrafta düşüncelerini çok açık ifade etmişsin, bu harika!" demek, öğrencinin hangi konuda başarılı olduğunu anlamasına yardımcı olur.
4. Öğrencilerle Yeterince Etkileşim Kurmamak
Sadece ders anlatıp gitmek yerine, öğrencilerle aktif etkileşimde bulunmak öğrenmeyi daha etkili hale getirir. Sürekli olarak tek yönlü anlatım yapmak, öğrencileri pasif hale getirebilir ve dersi sıkıcı bir hale getirebilir.
Çözüm: Öğrencilerin derse katılımını sağlamak için soru-cevap yöntemleri, tartışmalar ve grup çalışmaları gibi etkileşimli yöntemler kullanılmalıdır. Öğrencilere "Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" gibi açık uçlu sorular sormak, onların derse olan ilgisini artıracaktır.
5. Tüm Öğrencilere Aynı Öğrenme Modelini Uygulamak
Her öğrencinin öğrenme şekli farklıdır. Kimi öğrenciler görsel öğrenmeye yatkınken, kimileri işitsel ya da uygulamalı öğrenmeye daha uygun olabilir. Ancak öğretmenin tek bir öğrenme yöntemiyle ders anlatması, bazı öğrencilerin derse adapte olmasını zorlaştırabilir.
Çözüm: Farklı öğretim yöntemleri kullanmak önemlidir. Görseller, videolar, uygulamalı etkinlikler ve tartışmalar gibi çeşitli yöntemler, farklı öğrenme tarzlarına hitap eder. Ayrıca, bazı öğrencilerin daha hızlı, bazılarının ise daha yavaş öğrendiğini kabul ederek bireysel farklılıklara saygı göstermek gerekir.
6. Öğrencileri Etiketlemek ve Önyargılı Davranmak
Öğrencilere "tembel", "başarısız", "yaramaz" gibi etiketler yapıştırmak ya da belirli öğrencilere daha fazla ilgi göstermek, diğer öğrencilerde değersizlik hissi yaratabilir.
Çözüm: Öğretmen, sınıfta her öğrenciye eşit mesafede durmalı ve bireysel potansiyellerini fark etmeye çalışmalıdır. Öğrencilere olumsuz sıfatlar yerine, onları teşvik edecek ifadeler kullanmak daha etkili olur. Örneğin, "Sen bu konuda çok gelişme gösterdin, biraz daha çaba ile daha iyi olabilirsin" gibi cümleler, öğrencinin özgüvenini artırabilir.
7. Öğrencileri Dinlememek ve Görüşlerini Önemsememek
Öğrencilerin duygu ve düşüncelerini göz ardı etmek, onların öğretmene olan güvenini zedeler ve motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir. Öğrenci, öğretmenin kendisini dinlemediğini düşündüğünde, derse olan ilgisini kaybedebilir.
Çözüm: Açık bir iletişim ortamı oluşturmak gerekir. Öğrencilere söz hakkı tanımak, onların fikirlerini dinlemek ve gerektiğinde geri bildirim vermek, sağlıklı bir iletişim süreci oluşturur.
8. Duygusal Destek Eksikliği Göstermek
Öğrenciler bazen sadece akademik destek değil, duygusal destek de bekler. Onların yaşadığı stres, kaygı ya da motivasyon eksikliğini göz ardı etmek, başarılarını olumsuz etkileyebilir.
Çözüm: Öğretmen, öğrencilerin psikolojik durumlarını gözlemlemeli ve ihtiyaç duyduklarında onları desteklemelidir. Sınıf içinde güvenli ve destekleyici bir ortam yaratmak, öğrencilerin kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olur. Küçük başarıları bile kutlamak, öğrencilerin kendilerine olan güvenini artırır.
Sonuç
Öğretmen-öğrenci iletişimi, eğitimin en kritik unsurlarından biridir. Etkili bir iletişim ortamı oluşturmak, öğrencinin akademik başarısını artırmakla kalmaz, aynı zamanda onu hayata hazırlar. Öğretmenlerin empati kurarak, yapıcı geri bildirim vererek ve öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurarak hareket etmeleri, daha sağlıklı bir öğrenme ortamı yaratacaktır.
Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda rehberlik etmektir. Öğrencinin hayatında iz bırakan bir öğretmen olmak için iletişim hatalarından kaçınmak ve daha anlayışlı bir yaklaşım benimsemek gerekir.
コメント